Küreselleşmenin her alanda etkisini artırdığı aynı zamanda teknolojinin de baş döndüren bir süratle geliştiği bir dünyada yaşıyoruz. Her şeyin değişim geçirdiği bu süreçten tabiî ki eğitim de nasibini almaktadır. Artık yeni süreç konulara eleştirel yaklaşan, sorgulayan, üreten ve araştıran bir insan tipi yetiştirmek istemektedir. Ancak eğitim nitelik olarak hangi süreçlerden geçerse geçsin değerini hiç yitirmeyecek olan biricik özelliği vardır. O da insanların eğitilen ve eğiten olarak iki kısma ayrıldığıdır. Bu çerçeve içinde eğitilen için en önemli unsur önündeki eğitici konumunda olan örnek modeldir. Hikâye edilir ki, bir gün anne yengeç Neden böyle yan yan yürüyorsun diyerek yavrusuna seslenir ve peşine de ekler Düzgün yürü diye. Yavru yengeç Pekâlâ anne der, Sen önümde düzgün yürü, ben seni takip ederim! Örnek model ne kadar sağlıklı olursa eğitimden verim almakta o derece kolaylaşır. Bu noktadan hareketle annelere, babalara, öğretmenlere daha geniş bir ifadeyle toplumda eğitici konumunda bulunan model şahsiyetlere büyük görevler düşmektedir. Eğitim alan bireylere yapmaları istenilen davranışlar yalnızca sözle değil işin özüne nüfuz edecek şekilde yaşayarak gösterilmelidir. Ancak üzerine büyük görev düşen bir yapı daha vardır ki o da siyasilerdir. Siyasit alanında faaliyet yapan kişilerin hem kendileri hem de aile fertleri şaibesiz bir hayat yaşamayı kendilerine prensip edinmelirdir. Yoksa yerel seçimlerim gelmesiyle gerek adaylar gerekse yakınları hakkında ortaya atılan iddalar karşılıklı restleşmeler hoş bir tablo oluşturmamaktadır. Bu şekilde ortaya çıkan manzara siyasete ve siyasilere bakışın olumsuz yönde etkilenmesine sebebiyet vermektedir. Lakin her şey gene gelip eğitim mevzuunda düğümlenmektedir. Çünkü ahlakın da cahilliğin de giderilmesinin yolu eğitimden geçmektedir. Tabiî ki bütün bunları ifade ederken millet olarak eğitim modelimizin ne olması gerektiğinin ipuçlarını da vermekteyiz. Dünyada eğitim alanında meydana gelen yenilikleri ve gelişmeleri mutlaka takip etmeliyiz. Fakat elde edilen verileri kendi kültür kodlarımıza göre dizayn ederek değerlendirmeliyiz. Yoksa milli tecrübelerimizden yoksun olarak başkalaşmış bir toplum haline geliriz ve maalesef ki bunu da kendi ellerimizle yapmış oluruz. Eğer bu duruma düşmek istemiyorsak insana hizmeti merkeze alan bir eğitim zihniyetini hayatımıza hâkim kılmalıyız. Zaten beşikten mezara kadar ilmi tahsil etmeyi tavsiye eden inanç değerlerimizde bu hakikati bizlerin önüne bir hedef olarak koymaktadır.
Bu yazı toplam 3440 defa okunmuştur.