Gölbaşı Taraf'a konuşan Demokrat Parti (DP) İlçe Başkanı Mümtaz Sarıtaş, parti olarak referandumda “HAYIR” diyeceklerini bildirdi. Anakent Belediyesinin Gölbaşı'na hizmet yapılmadığını ifade eden Sarıtaş, İsmail Bilici ve Erol Gündüz'ün teknik anlamda yüksek kapasiteye sahip bürokrat olduklarını da sözlerine ekledi.

Ortak karar alınmadı

Referandumda, parti olarak anayasa değişikliği paketine “Hayır” kararı aldık. Bugüne kadar yapılan tüm anayasalar, hep tenkit edildi. Bugüne kadar yapılan anayasalarda sağlıklı bir komisyon kurulmadığı için bugünlere gelindi. Anayasa bizim temel taşımız. Bir ülke ,bir ulus, anayasasına göre idare edilir ve yönetilir. 12 Eylül'de oylanacak anayasa değişikliği paketi için tüm siyasi partilerde rahatsızlıklarını dile getirdiler. Bugün ki anayasa sağlıklı bir biçimde hazırlanmıyor. Anayasa değişikliği ülke için gerçekten çok önemli bir konu.

Eğer başbakan anayasa paketini hazırlamadan siyasi partilerle ortamı germeden, fikir alışverişinde bulunup, genel seçimlerden sonra daha sağlıklı bir anayasa hayata geçmiş olurdu. Maalesef bugüne kadar ekseriyetle gelen siyasi partiler hep iktidarda kalacaklarmış gibi yasalar hazırlıyorlar. O da ileriki tarihlerde sıkıntılar yaratıyor. Ve ülkemizde bundan büyük zararlar görüyor.

Referandumda HAYIR diyeceğiz

Biz parti olarak anayasa değişikliği paketine “Hayır” diyeceğiz. İlçe teşkilatı olarak, hafta içinde yönetim kurulu üyelerimizle toplanıp, kendi içimizde istişare yapacağız. Görev taksimi yaptıktan sonra hem ilçe merkezinde hem de, köylerimizde sokak sokak dolaşarak, vatandaşa referandumda niçin “Hayır” demeleri gerektiğini tek tek anlatacağız”

Biz Büyükşehir'e bağlanmak istememiştik

Anakent Belediyelerinin oluşturulması “Anavatan Partisi” döneminde olmuştur. Gölbaşı'nın dışında 7 tane ilçe Anakente bağlanmıştı. Biz o zaman Anakente bağlanmamıştık. Çünkü yarın Anakent Belediye Başkanlığının A partisinden, Gölbaşı Belediyesi'nin ise B partisinden olabileceğini varsaymış ve siyasi çekişmeler nedeniyle hizmetlerin aksayacağını düşünmüştük. O nedenle de benim belediye başkanlığım dönemimde Anakent Belediyesine bağlanmama kararı aldık. Benden sonra belediye başkanlığı yapan arkadaşımız, daha iyi olur düşüncesiyle Anakent Belediyesine bağlanma kararı aldı. 400'ün üzerinde iş aldı. Maaşlarını ödeyemez duruma geldi. Kurtuluşu Anakent Belediyesine bağlanmakta buldu. Bunun da zararını ebedi Gölbaşı halkı çekecek.

İpler Anakentin elinde

Şimdi geldiğimiz noktada, bu sistemin Türkiye'de işlemediğini görüyoruz. Çünkü yatırımla ilgili yetkilerin yüzde 65'i Anakent Belediyesinde. Dolayısıyla Anakent Belediyesi'nin Gölbaşı'na yapacağı hizmetlerde aksama oluyor. Peki bu aksamalardan kim mağdur oluyor? Elbette Gölbaşılı mağdur oluyor. Onun için bu sistemin çalışabilmesi için yurt genelinde tüm alt yapı hizmetlerinin bitmesi gerekir ki bu sistem çalışsın. Alt yapı hizmetleri tamamlanmadıkça bu sistemin sağlıklı olarak çalışması mümkün değil.

Vatandaş başkasını değil, belediyeyi tanıyor

Halkımız hep belediye ile muhatap olduğu için, olayların inceliğini bilmiyor. Bilmediği içinde tüm hizmetlerin Gölbaşı Belediyesi tarafından verildiği zannederek, Gölbaşı Belediyesine saldırıyor, haklı olarak. Ama belediye başkanının elinde yetkiler var ve bu yetkilerin dışına çıkamaz. Sorunların çözülmesi için ya Anakent Belediyesi ile çok iyi diyaloglar içinde olacaksın, ya da Anakent Belediyesine taviz vererek her dediğine evet diyeceksin.

Teknik adam bulamadık

1977'de belediye başkanı oldum ve o dönem teknik anlamda bizim belediyemiz yetersiz kalıyordu. Ancak ben arkadaşlarımla görüşerek, teknik anlamda belediye kadrosunun güçlenmesini istedim. O dönemde Gölbaşı'nda teknik anlamda insan bulmak mümkün değildi. Bizde mecbur kaldık, Ankara'dan teknik anlamda kadrolaşmaya gitmeye karar verdik, ancak bu insanları Gölbaşı'na getirmeye ikna edemedik. Şu an bulunduğumuz dönemde elbette, Gölbaşı'nda teknik anlamda profesyonel insanları değerlendirmeliyiz.

Profesyonel olmalı

Ancak Gölbaşı eski Gölbaşı değil. Gölbaşı Belediyesinde çalışan teknik personelin çok güçlü olması gerekiyor. Hizmet verecek kişiyi bulmuş isen, nerden olursa olsun Gölbaşı belediyesinde görev yapabilir. Ben buna karşı değilim. Yeter ki görevini layıkıyla yerine getirsin, yeter ki yasaları, kanunları vatandaşı izah edebilsin.

Haksız yere eleştiriyorlar

Mesela şu an Belediye Başkan Yardımcılığı görevi yapan Erol Gündüz var. Ben birkaç defa görüştüm. Gerçekten o arkadaşımızın Gölbaşı ile ilgili düşüncelerini dinledim ve sevindirici buldum. Bir belediyede ilk hedef tahtası İmar Müdürlüğü'dür. Vatandaşın menfaatine hitap eden müdürlük imar müdürlüğüdür. Vatandaşın her dediğini yapmaya, zaten yasalar müsaade etmiyor. İmar Müdürü İsmail Bilici ile birkaç defa görüşme şansım oldu. Kendisi yasalar ve mevzuata oldukça hakim birisi. İşin içinde vatandaşın menfaati olunca, İsmail beyin zor durumda kaldığını düşünüyorum.

Yerel yönetime yardımcı olmaya çalışıyoruz

Biz siyasi parti ilçe teşkilatları olarak, bu konuda yardımcı olmalıyız. Ancak yanlış gördüğümüz yerlerde de belediye yönetiminin uyarmamız gerekli. Ben koltuğun her iki tarafında da oturdum. Yani bunları eleştirirken çok iyi düşünmek lazım. Bir teknik elemanı bulmak öyle kolay bir iş değil. Mesela imar müdürü diyoruz; Şimdi Gölbaşı'nda imar müdürlüğü yapabilecek kaç insan var? Gölbaşı'nda imar müdürlüğü yapabilecek insanların kaçı belediyeye müracaat etmiş. Eleştirirken bu şartları da göz ardı etmemeliyiz. Ben Nasır bey döneminde de belediyeye yardımcı olmaya çalıştım, Yakup bey döneminde de yardımcı olmaya çalışıyorum. Bize bir şey sorulduğu zaman, mutlaka kendilerine doğruları söylüyoruz.

Gerginliğin nedeni İsmail Bilici değil, imar yoğunluğunun düşük olması

Bir kere Gölbaşı merkezinde ve çevresinde, çevre illerle göre imar yoğunluğu çok az. Turistik bölge olması nedeniyle inşaat yoğunluğu çok düşük verildi. Bu yoğunluğun az olması nedeniyle müteahhitler ve belediye karşı karşıya geldi. Müteahhit ister ki bir arsayı almışsa,  buradan daha fazla para kazanmayı ister. Ancak yasalar ve mevzuatlar buna müsaade etmiyorsa, ilk karşısına çıkacak kişi imar müdürü olacaktır. Dolayısıyla müteahhitler ile imar müdürünün tartışması her dönem olmuştur, olacaktır da. Çünkü bölgemizde imar yoğunluğu çok az. Böyle olunca araya gayri resmi olaylara girilmek isteniyor.  Ama o zamanda belediye yetkilisi diyor ki; “Yok arkadaş, mevzuat budur. Bu şekilde uygulama yapacaksın” deyince film orada kopuyor. Ve ortada bir gerginlik meydana geliyor.