KAZA MI? SUİKAST MI?

KAZA MI? SUİKAST Mİ?

Rahmetli Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu'nu sonsuzluğun sahibine uğurladığımız günden bugüne nihayet ciddi bir adım atıldı. Lakin bu arada söylemeden geçemeyeceğimiz birçok mevzu birikti. Yazacak o kadar çok şey var ki nereden başlayıp nerede bitireceğimizi tayin etmekte güçlük çekiyoruz. Ancak şurası muhakkak ki sorumlular üzerine alınırsa ortada tam anlamıyla bir kepazelik var. İnşallah şu günlerde başlayan yeni süreç kesintiye uğramaz.

Son gelişmeler devletimizin istihbarat noktasında ne kadar zaafiyet içinde olduğunu bizlere gösteriyor. Rahmetli Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu'nun içinde bulunduğu helikopter düştükten sonra Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü'ndeki bir istihbarat şefi polis, civardaki 10 ilin valiliğine Yazıcıoğlu kurtuldu hastaneye kaldırılıyor bilgisini veriyor. Bu yanlış bilgi Kayseri Valisi tarafından BBP yöneticilerine, onlar aracılığıyla da tüm Türkiye'ye ilan ediliyor. Bu esnada arama çalışmaları akamete uğruyor. Gazeteci İsmail Güneş de konuşa konuşa donarak ölüyor.

İşin diğer bir boyutu, bu bilginin yanlış olduğu anlaşılınca olayın cereyan ettiği yer doğru tespit edilmesine rağmen haritalar kriz masasından gizleniyor buna rağmen doğru yeri aramak isteyenler kolluk kuvvetlerince engelleniyor. Bu süreçler yaşanırken düşen helikopterin beyni Malatya'dan gelen askerlerce sökülüp götürülüyor. Helikopterin düştüğü esnadaki radar kayıtları bir anda arıza olduğu söylenerek tespit edilemedi deniyor.  Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nce kaza kırım ekibi olma liyakatinden uzak bir yapıda oluşturulan kaza kırım heyeti Başkanı da araştırma yapmak yerine, BBP'nin kendi imkânlarıyla oluşturduğu kırım ekibinin içinde bulanan Volkan Bozkır'ın iddialarına göre üstü kapalı onları olayın üzerine fazla gitmeyin diyerek ölümle tehdit etmekle meşgul oluyor.  Tüm bunlar yaşanırken Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım kazadan kaza çıkarmayın diyor. Neticede yanlış istihbarat veren polis şefi görevine devam ediyor. Helikopterin beynini söken askerler görevine devam ediyor. Sivil Havacılık Genel Müdürü görevine devam ediyor. Binali Yıldırım görevine devam ediyor. Diğer taraftan Rahmetli Başkanımızın eski arkadaşlarından olduğunu söyleyen akıl fukarası bazı köşe yazarları suikast değildir çünkü Yazıcıoğlu'nun ölümünün siyasi bir karşılığı yok diyerek olayın üzerine tam anlamıyla gidilmesine farkında olmadan engel oluyor. Bir dönem yanında bulunan,  bulunmuş olan bazı kitleler de kendince dengeler hesap ederek olayın üzerine gidilmesine katkı verecek yerde kendi çekim alanlarıyla oyalanıyor.  Siyasi iktidarla ters düşmemek adına “Kaza diyemiyoruz ama suikasttır da diyemiyoruz” diyen bir taifede kendi siyasi-sosyal tiyatrosunu devam ederek kendince siyasi ikbal peşinde koşuyor.

 Böylece aradan tam iki yılı geçkin bir zaman geçtikten sonra bazı şeyler ne hikmetse birden ortaya çıkarılıyor. Temennimiz o ki kimse bu işi mecrasından çıkarıp başka yerlere çekmesin. Kusuru, ihmali, hatası hainliği olanlar bulunarak ortaya çıkarılsın ve cezasını bulsun. Aklıma gelmişken şunu da söyleyeyim. Yok efendim Sayın Yazıcıoğlu Ergenekon davasında gizli tanıkmış da ondan dolayı başına bu iş gelmiş. Rahmetli Başkanımızın milletten gizli hiçbir işi olmamıştır ki tanıklığında gizli olsun. O bildiği her şeyi namertlerden korkmadan milletiyle açık bir şekilde paylaşmıştır. Böyle bir dava adamının yargıyla gizli olarak paylaşacağı hiçbir şey yoktur. Varsa bir şey açık olarak söylemiştir rahmetli olana kadar.

Hâsılayı kelam namertler ne plan yaparsa yapsın Rabbimizin de bir planı vardır. Onların planlarını ayaklarına dolar. Her şeyi yanıltsalar da “milletin vicdanın” yanıltamazlar. Ne kadar zaman geçmiş olsa da vicdan sahibi olanlar görevlerini yapacak, hak ve adalet inşallah yerini bulacaktır. Vicdanı olan herkese muhabbetlerimle… 

ALİ İHSAN GÜÇLÜ