Göl-Bir-Der gözüyle Gölbaşı sorunları

Gölbaşılılar Birliği Başkanı Münür Ballı “Şapkanızı önünüze koyun ve düşünün; nüfusu 100 bine dayanan Gölbaşı'nın dertlerini dile getirecek, sorunlarına çözüm üretecek neden bir vekili yoktur? Bakın ülkemizde 100 bin nüfuslu kentlere en az 4 milletvekili düşerken Gölbaşı sizce neden “es” geçilmektedir?” dedi.

Gölbaşı Taraf'a önemli açıklamalarda bulunan Münür Ballı, milletvekilliği seçimlerinde Gölbaşı'nda yaşayan bir adayın olması gerektiği konusunda ki hassasiyetlerini de dile getirdi. Kısa bir süre içerisinde Gölbaşı'nın en aktif ve en sosyal derneği haline gelen GÖL-BİR-DER'in gözüyle ise Gölbaşı'nın bir çok sorunu var. Göl-Bir'Der'e göre Gölbaşı, kent meydanından, kentin bölünmüşlüğüne, üniversite sorunlarından, kent bilincine kadar bir çok sorunla boğuşuyor. Gölbaşı Taraf'ın Göl-Bir-Der Başkanı Münür Ballı'ya yönelttiği “Sizin pencerenizden Gölbaşı'nın sorunları nasıl görünüyor?”  sorusuna yanıtları.

Gölbaşı Taraf'a teşekkür ediyorum

Gölbaşı Taraf'ın Gölbaşı'nın sorunlarına son derece duyarlı bir gazete olarak ilçemizde yer alan elliye yakın STK içinde, mikrofonunuzu bu konuda ilk bize uzatmış olmasından, Gölbaşı'nda bir farkındalık yaratmış olduğumuz sonucunu da çıkararak, mutluluk duydum; şahsım ve üyelerimiz adına da Gölbaşı Taraf'a teşekkürlerimi sunuyorum.

Birilerine yanıt olacak

Sorunuza gelince, adeta bizim kuruluş nedenimizi, oluşum felsefemizi özetlemiş oldunuz. Hani “Balı kavanozun dışından yalayanlar, tadına varamaz.” derler ya, gerçekleştirdiğimiz onca sosyal projeyi takdir edip yine de anlaşılabilir bir çok bilirlilikle: ” Yok canım, bunların mutlaka bir nedenleri, beklentileri vardır, hiç farklı siyasal görüşten insanlar bir araya gelip ortak projeler üretebilirler mi? Bakalım ne zaman Mogan'ın yüzüne çıkacak!  diyenler için de sanırım bir yanıt olacak açıklamam.

Gölbaşılı vekil istiyoruz

Öncelikle şunu vurgulamalıyım ki, GÖLBAŞI SEVDASIdır, bizi bir araya getiren. Bu uğurda Gölbaşı atmosferini soluyan herkesle, her bireyle, her kurum ve kuruluşla yasal ve demokratik zeminde işbirliğine varız. Bizi, sahiplendiğimiz bir proje ile ilgili o parti bu partiye yamamaya çalışanlar bizim kuruluş felsefemizi algılayamayanlardır. Bakın çok açık söylüyorum 124 gün sonra Genel Seçim var. Gölbaşı'nda “taş üstüne taş” koyacağına inandığımız ve herhangi bir partinin listesinde de seçilebilir sırada gördüğümüz, seçilebileceğine inandığımız bir vekil adayımızın – hangi kentten bilmem kaç yılında gelmişliğinin de asla önemi yok. İster doğma büyüme ve yedi sülalesi buralı olsun, isterse yakın zamanda göçmüş biri olsun. Yeter ki Gölbaşı'nı tanısın, Gölbaşı insanını sevsin, Gölbaşı'nın sorunlarını bilsin ve sahiplensin ve de Gölbaşılılarla kaynaşma becerisini göstermiş olsun. Seçilip “Yüce Meclise” girmesini can ü gönülden dileriz.  Şapkanızı önünüze koyun ve düşünün; nüfusu 100 bine dayanan Gölbaşı'nın dertlerini dile getirecek, sorunlarına çözüm üretecek neden bir vekili yoktur? Bakın ülkemizde 100 bin nüfuslu kentlere en az 4 milletvekili düşerken Gölbaşı sizce neden “es” geçilmektedir?

Tepki de koyabiliriz

Şayet, belirtmiş olduğumuz özelliklere haiz bir aday, herhangi bir  partiden seçilebilecek sırada gösterilmez ise; demokratik tepkimizi ortaya koymak adına ve tüm siyasi partilere mesaj vermek adına Gölbaşılı bağımsız bir vekil adayının olmasından yanayız.  İşte bizim oluşturmaya çalıştığımız “kentlilik bilincinde” de yalnızca bu tema vardır. Bakın yukarıda “Gölbaşı'nın sorunlarını bilmeyi ve Gölbaşı'nı sahiplenmeyi “ neden olmazsa olmaz koşul olarak söylüyoruz, yaşadıklarımızdan yola çıkarak bunu biraz açmak isterim: Yerel yönetime talip insanların programlarına bakın, hepsi de Gölbaşı'nı Gölbaşılılarla yönetmekten dem vururlar. Ama ne yazık ki bu sözde kalır. Yerel yöneticiler iş başına geldiğinde kendilerine yakın yardımcılarını, danışmanlarını başka ilçelerde sivrilmiş insanlardan seçme yanılgısına düşerler. Ben buna neden yanılgı diyorum: Dışarıdan devşirme gelenler gerçekten uzman, yetkin, pratik zekâlı insanlar olabilirler; ama onlar geldikleri yerin uzmanıdırlar. Geldikleri bölgenin sorunlarını iyi bildikleri ve çözümler üretebildikleri için sivrilmişlerdir. Oysa yeni bir yere geldiklerinde adeta uzaydan gelmişçesine “burada su var mı, yok mu” dan başlayarak kenti öğrenme süreci yaşarlar. Bu süre kayıp süredir. Üstelik kentle doku uyuşmazlığı riski de cabasıdır. Kaldı ki aynı yetenek, zekâ ve niteliğe sahip, üstelik sorunlarımızı bilen ve onlarla yoğrulmuş insanlara da bir haksızlık değil midir bu? Büyük vaadlerle gelen yerel yönetici ortaya çıkan kayıp süreyi nasıl telafi edecektir? Bir diğer husussa bu yönetimle gelen bir başka yönetimle de gideceğini çok iyi bildiğinden, fütursuzdur. Bir daha görmeyeceğini çok iyi bildiği yüzlere karşı sorumsuzdur. Oysa aynı makama buradan seçilmiş biri kendi yakın çalışma arkadaşlarıyla yönetime gelen bir başkasına makamını devrettikten sonra da bu kentte kalacağını bildiği için sıfır hatayla çalışır; zaman kaybetmez-kaybettirmez; önüne gelen işi yokuşa sürmez yapıcıdır; herkes hemşerisidir, tartışmasız herkese eşit uzaklıktadır. Bütün Gölbaşılıları ayrımsız sever, bağrına basar. Bunlar önemsiz şeyler midir?

Sorun çok çözüm yok…       

Gelelim Gölbaşı'nın “yakıcı” sorunları ve onların çözümü doğrultusundaki öneri ve projelerimize:

Bize göre sorunlarımızı 4 ana başlıkta toplamak mümkündür:

1-      Gölbaşımızın üniversite kenti olması / MOGAN ÜNİVERSİTESİ konusu

2-      Gölbaşı'nın iki yakasını bir araya getirecek anayol projesi sorunu

3-      Gölbaşı'nın kalbinin atacağı KENT MEYDANI projesi sorunu

4-      Sosyal içerikli projelerle KENTLİLİK BİLİNCİ OLUŞTURMA sorunu

Gölbaşı, yakın zamanda Ankara Ü. Ve Gazi Ü. Yerleşkeleriyle 30 bin öğrencili bir kent olacaktır. Sizce, alt yapısıyla, ticaret-turizm-eğlence ve alışveriş merkezleriyle böylesi bir kaynaşmaya hazır mıdır? Bakın siz de gülümsüyorsunuz. Gerçekten bu üniversiteliler ilçemizin sosyo-ekonomik çehresine canlılık kazandırmak şöyle dursun, ders bitiminde yurduna kapanmakta ya da Şehir Merkezine savuşmaktadır. Onları kentle kaynaştırma adına Kaymakamlığın, Belediyemizin ve Üniversitenin attıkları ciddi adımlar vardır da biz mi takdir aczine düşmekteyiz?

Biz bir adım atıyoruz

Bakın biz bu konudaki duyarlılığımızın göstergesi olarak 26 Şubat Cumartesi günü derneğimizin kültür evi işlevinde bir kitap evi açacağız. Bunu tüm Gölbaşılılarla buradan gururla paylaşıyorum. Kitap evimizin adı “KİTABIM KÜLTÜR KAFE”dir. Çünkü burada öncelikle kitap alışverişi yapılacaktır. İade koşuluyla ödünç kitap ve 2. El kitapların sembolik ücretlerle satışı. Tabi bu konuda her zamanki gibi sevgili Gölbaşılılara güveniyor ve onların kitap bağışlarını mutlulukla kabul edeceğimizi belirtiyorum. Sloganımız: “ ESKİ KİTAPLAR ONLARI OKUMAMIŞ OLANLAR İÇİN YENİDİR!”  Gelelim asıl konumuza biz KİTABIM KÜLTÜR KAFE'yi  Cemal Gürsel Caddesinde de açabilirdik; ne ki üniversiteli gençlerimizi de Kitap evimizde Gölbaşılı gençlerle kaynaştırmak istediğimizden yer olarak Gazi Üniversitesi çıkışına yakın bir yeri, HASVAK yolu üzerini tercih ettik. Satranç turnuvası düzenleyeceğiz

Burada gençler yürekleri gibi pırıl pırıl aydınlık bir salonda oturup kitap okuyabilecek, 1000 yıllık beyin dansı SATRANÇ oynayabilecek, davet edeceğimiz sanatçılarla ve yazarlarla bire bir söyleşebilecek, hatta yapıtlarını imzalatabileceklerdir.

İmza günü düzenleyeceğiz

Örneğin bu kültür evinin açılışını en başından beri anlamlı bulan ve gönülden destekleyen Sayın Özgün ÖKMEN'in davetlerini kırmayarak kitaplarını imzalamak amacıyla “ Şu Çılgın Türkler” Sayın TURGUT ÖZAKMAN'ın, açılışımıza geleceğini, hatta KİTABIM KÜLTÜR KAFE'ye  kitaplarını armağan edeceğini şimdiden müjdelemek isterim.

Esnaf çaresiz bırakılıyor

Gölbaşı'nın “iki yakasını bir araya getirme”yi her iki anlamıyla da kullanıyorum. Gerçekten de bölünmüşlük Gölbaşılı esnafı çaresiz bırakmaktadır. Öte yandan fiziki bölünmüşlük de bu kentte yaşayanları burukluğa itmektedir. Kaldı ki örneğin bizden bir parça olan, canımız ciğerimiz  engelli kardeşlerimiz sanki bulundukları yere mahkûm edilmiş gibi yaşatılmaktadırlar. Onlar sanki bu toplumda hiç yaşamıyorlar. İhmal ve unutmanın derecesi  insanı ürkütüyor.  İnsana verilen değer bu mudur? Bu yakıcı sorunumuzu biz gündemde tutmakla kalmıyor,  yetkililerin acilen bu konuyu gündeme alarak, alınmış ise; hız vererek çözüme kavuşturmalarını talep ediyoruz. Aksi halde konunun çözümü noktasında  değişik platformlarda eylemlerle demokratik tepkimizi sürdüreceğimizi şimdiden kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.

Gölbaşı Balkonsuz ev gibi

“Kent Meydanı” sorunu bu kenti, hiç hak etmediği halde, Başkent'in burnunun ucunda değil de sanki Anadolu'nun ücra bir köşesinde, kışın 8 ay dünyayla ilişkisi kalmayan, köhne bir kasaba görüntüsüne itelemektedir. Aylardır düzenli olarak çıkardığımız ve her sayısında bir sorunun kör gözüne parmak batırdığımız, bazen fincancının katırlarını ürküttüğümüz, neme lazımcıların rahatını kaçırdığımız; ama her zaman Gölbaşı halkına üzüm yedirme amacımızdan asla şaşmadığımız, “bağcıyla” işimizin olmadığını her vesile ile belirttiğimiz CEMRE dergimizin; 9. Sayısında da genişçe yer verdiğimiz gibi kentler “meydanlarıyla” anılır. Bizim neden bir meydanımız yoktur? Ulusal günlerimiz yıkılan belediyenin arsasında “kara mizah” bir tablo olarak kutlanırken ben buradan Sayın Kaymakamımıza, Sayın Belediye Başkanımıza soruyorum: Siz devletsiniz, bu durum size bir iç huzursuzluğu vermiyor mu? Veriyor diyorsanız, ki hiç kuşkum yok, Belediyemizin eski arsasını bu amaçla projelendirmek gerçekten bu kadar mı zor? Devlette işlemler AB uyum yasaları gereği saatlik dilimlerle yapılan günümüzde, bu hantallığı neyle açıklayabilirsiniz?

Sosyal içerikli projelerimizi kentimizin nefes alışı, kalp atışları olarak tanımlarsam bilmem ki alçak gönüllülüğümüz, Yunus dilimiz sorgulanır mı?

Bakın kurulduğumuz günden beri biz her “salı toplantısını” gündemimize aldığımız projeleri, aşamaları ve karşılaşılan sorunlarıyla tartışmak; yeni projelerle gelen üyelerimize kaynak yaratmak ve önlerini açmak, bu kentte soluk alıyor olmanın sorumluluklarını yerine getirmek amacıyla gerçekleştiririz. Onlardan birkaçını izin verirseniz gerçekleştirdiklerimiz ve gerçekleştirmek için takvimlendirdiğimiz projeler olarak paylaşmak isterim:

GERÇEKLEŞTİRDİKLERİMİZ:

1-     Her vesile ile yüce Önderimiz Atatürk'ü ebedi istirahatgâhında ziyaret edip ondan ilham almak,

2-     47 Mahalle, 6 köyü tarayıp, Gölbaşı esnafından aldığımız güçle, 75 yavrumuza yüce dinimizin en sağlıklı vecibesi olarak sünnet şöleni düzenlemek,

3-     Ebediyete göç eden Gölbaşılıların defin yetkisinin, Gölbaşı Belediyesi uhdesinde kalması amaçlı demokratik tepkimizi sergilemek,

4-     Mavi Marmara gemisine gösterilen insanlık dışı saldırı ve barbarlıklarından dolayı İsrail'i yığınsal bir biçimde protesto etmek,

5-     Dünyada eşi benzeri olmayan Boğaz harbinde, Çanakkale'de toprağı asil kanlarıyla sulayan aziz şehitlerimizi, her 18 Mart'ta anmak,

6-     Kadın sağlığı konferansı düzenlemek,

7-     Kan bağış kampanyasında Kızılay'ı en aktif bir biçimde desteklemek,

8-     Geleneksel bir biçimde – ki biz birçok etkinliğimizi gelenekselleştirme kararı almış bir sivil toplum örgütüyüz- “Âşıklar Şöleni” düzenlemek.

9-     Ramazan Bayramı öncesinde 100 ihtiyaç sahibi ailenin çocuklarına bayramlık kıyafet ve okul gereçleri temin etmek,

10- 23 Nisan 2010 tarihinde Karaali yatılı bölge ilköğretim okulundaki parçalanmış aile çocukları ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramını kutlamak ve tören sonrasında piknik organize etmek bununla birlikte 27 Aralık 2010 tarihinde aynı okul öğrencilerini Anıtkabir ve Büyük Millet Meclisine ziyaretinde bulundurmak.

11- CEMRE adını verdiğimiz, toprağa düşen ve baharı müjdeleyen kıvılcımlar gibi Gölbaşımızla güzel haberlerimizi paylaşmak amacıyla süreli bir dergiyi hiç aksatmadan çıkarmak ve 3000 basım ile duyarlı tüm hemşerilerimize ulaştırmak, kentlilik bilincine katkıda bulunmak ve aklımıza bir çırpıda gelmeyen daha niceleri…

GERÇEKLEŞTİRİLMESİNİ GÜNDEMİMİZE ALDIĞIMIZ VE TAKVİMLENDİRDİKLERİMİZ:

1-     19 Şubat 2011 saat 10.00'da tüm sivil toplum örgütleriyle sağlıklı bir diyalog, yapıcı işbirliğinin yollarını aramak amacıyla  sabah kahvaltısı,

2-     26 Şubat saat 11.00'de kuruluşumuzun 2. yıldönümü nedeniyle ANITKABİR ziyareti,

3-     26 Şubat Cumartesi günü saat 14.00'te “KİTABIM KAFE”mizin; onur konuklarımız, siz değerli basın mensupları ve çok değerli üyelerimizin en geniş katılımıyla açılışı,

4-     Kuruluşumuzun 2. yıldönümü nedeniyle, 26 Şubat 2011'de  akşam saat 19.00'da üyelerimiz ve onur konuklarımızın katılacağı geniş katılımlı bir yemek ve TRT Sanatçıları ile müzik dinletisi ve sürpriz sanatçılar ile birlikte Gölbaşımızın seymenlerinin gösterileri.

5-     2-3 Mart 2011'de Gölbaşı'ndaki tüm ilköğretim ve liselerin katılımıyla, Türkiye Satranç Federasyonundan aldığımız destekle, yine gelenekselleştirmeği de planladığımız “YAŞ GRUPLARI SATRANÇ TURNUVASI”nın KİTABIM KÜLTÜR KAFE lokalinde düzenlenmesi,

6-      Mart 2011  de, ÖÇK ( ÖZEL ÇEVRE KORUMA) BAŞKANLIĞI, GAZİ ÜNİVERSİTESİ, TİCARET TURİZM FAKÜLTESİ ile işbirliği yaparak, AB projelerinin de kapısını aralayan,  turizm ve yaşanılır bir kent yaratma, göz bebeklerimiz göllerimize sahip çıkma amaçlı GÖLLER VE TURİZM SEMPOZYUMUNU organize edilmesi,

7-     23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı nedeniyle ADORE MOBİLYA ile işbirliği yaparak bir çocuk şenliği düzenlenmesi aklıma ilk etapta gelen projelerimiz. Ve sonuç olarak diyorum ki çok değerli Gölbaşılı hemşerilerimiz, bizi izlemeye devam ediniz, güzel işler yapacak ve her birinizi tek tek kazanarak projelerimize bizzat katılmanızı sağlayacağız. Bana bu fırsatı tanıdığınız için size tekrar teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.