Eğitimde fırsat eşitliği
2010-2011 Eğitim Öğretim yılının başlamasına sayılı günler kaldı. Bir önceki eğitim öğretim yılına ait istatistikler her ne kadar içimizi acıtsa da ''Eğitimde kaybedilecek hiçbir fert yoktur''felsefesiyle öğrencilerimize iyi bir eğitim öğretim ortamı hazırlamaya çalışıyoruz.
2009-2010 Eğitim Öğretim yılı MEB verilerine göre ülkemizde okullaşma oranı okul öncesinde (ki okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması ile ilgili yapılan tüm çalışmalara rağmen) yüzde 32'dir.Okullaşma oranının ilköğretim okullarında yüzde 98'lerde iken ortaöğretimde yüzde 60'lara düşmesi düşündürücüdür. Yine bu rakamlar ülkemizde bölgesel hatta il bazında ciddi farklar göstermektedir. Bu da bize bölgeler ve iller arasındaki gelir dağılımındaki eşitsizlikten dolayı eğitim alanında da eşitsizlik ve adaletsizliğin devam ettiğini, hala kız çocuklarımızın özellikle ortaöğretime devam etmediği gerçeğini hatırlatmaktadır. Okullarımızın üçte ikisinde ikili eğitim yapılması, birleştirilmiş eğitim ve taşımalı eğitim uygulamalarının sürmesi yine çarpıcı noktalardır. Ülkemizde 8 milyonun üzerinde engelli birey varken, 4-18 yaş arasındaki eğitim hakkından yararlanabilen 30 bin kadar engelli çocuğumuzun olması da bir başka tablodur.
Tüm bunların yanı sıra paran varsa oku ya da paran kadar oku stratejisiyle toplumun bir kısmının çocuklarını özel okullarda okuttuğu, SBS sınavlarıyla birlikte piyasalaşmanın ilköğretime kadar indiği, gerçeğini düşünürsek eğitimde fırsat eşitliğini sağladığımızdan pek söz edemeyiz.
Eğitimde fırsat eşitliği her öğrencinin kendi ilgisi, potansiyeli ve zekâsını keşfederek maksimum seviyede geliştirme fırsatını vermektedir. Ki bunu sağlayabilirsek hayatın tüm alanlarında da bir eşitlik imkânı yaratabileceğimizi düşünüyorum.
Eğitimde fırsat eşitliğini ülke genelinden başlayarak bölgelere, illere, ilçelere, okullara hatta sınıflara kadar indirgeyebiliriz.
Okullarımızın yeni bir döneme başlayacağı şu sıralarda, eğitimdeki eşitsizlik faktörlerini ne kadar ortadan kaldırabilirsek, o kadar genele faydamız olur. Özellikle okullarda öncelikle şubeler oluşturulurken gerekli kriterlere dikkat edilmelidir. Şubelerde öğrenci sayısının eşitliğine, kız erkek öğrenci oranına, özel eğitim gerektiren öğrenci dağılımına dikkat ederek, seçme veli ve öğretmenlerden oluşan seçme sınıfların oluşturmadan en azından eşit ve adil okul ortamı sağlayabiliriz. Yine sınıf içerisinde öğretmenin dikkat edeceği birkaç nokta ile küçük samanları tutuşturarak büyük yangınlar çıkarabiliriz.
Öğrencilerimizin eğitim hayatlarından eşit fırsatlarda faydalanabilmeleri ümidiyle
Saygılarımla
Serap ÖZTÜRK
Eğitim Yöneticileri Sendikası
Genel Eğitim ve Sosyal İşler Sekreteri
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : 0312 484 23 84 0541 200 20 19 0533 966 12 89 | Faks : 485 04 53 | Haber Yazılımı: CM Bilişim