Babacan; "Anayasa ortak akıl ürünü"

Ekonomiden sorumlu devlet bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ak Parti Gölbaşı İlçe Başkanlığının düzenlediği iftar yemeğine katıldı. İftar yemeğine AK Parti İlçe Başkanı Ramazan Şimşek, Ak Parti Ankara İl Yönetim Kurulu Üyeleri, Belediye ve İl Genel Meclis Üyeleri, Eski Belediye Başkanı Abdulnasır Haşlak, Sivil Toplum Örgüt Temsilcileri, İşadamları ile partililer katıldı.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Mevcut anayasa sistemi, yargı sistemi ile bizim bu 10 bin dolardan 20 bin dolara taşımamız, açıkça söyleyeyim mümkün değil” dedi.

Babacan, AK Parti Gölbaşı İlçe Teşkilatı'nın Pembe Köşk Restoran'da düzenlediği iftar programına katıldı. Babacan, burada yaptığı konuşmada, anayasa değişikliğine değinerek, “Şu anda küçük bir grubun birbirini seçtiği bir seçim var. Aynı grup... Bakıyorsunuz o onu seçiyor, o onu seçtiği içinde öbürü de onu seçiyor. Halbuki biz istiyoruz ki Türkiye deki bütün savcılar ve hakimler oy kullansın ve onların oylarıyla o kurul seçilsin, Anayasanın getirdiği bu. Fakat buna bile karşı çıkılıyor. Çünkü, eski sistemden istifade edenler var, belki yararlananlar var, demokratikleşmeden korkanlar var, gerçek anlamda tabana inip, tabanın sesini yansıtıyor olmaktan korkanlar var. Artık biz istiyoruz ki Türkiye normal bir ülke olsun” diye konuştu.

Ali Babacan, ekonomin gelişmesinin de gelişmiş bir demokrasi ve çok iyi işleyen yargı sistemine bağlı olduğunu belirterek, “Türkiye, 10 bin dolar milli gelir seviyesini aşmış bir ülke, mevcut anayasa sistemi, yargı sistemi ile bizim bu 10 bin dolardan 20 bin dolara taşımamız açıkça söyleyeyim mümkün değil. Çünkü, dünyada bir ülke yok ki 20 bin dolarlık milli geliri olsun ama kötü bir demokrasisi, kötü bir hukuk sistemi olsun. Bu mümkün değil, olmuyor” görüşünü dile getirdi.

“CUMHURİYET TARİHİNİN EN DÜŞÜK FAİZİ”

Türkiye'nin son 8 yıllık dönemde çok önemli bir değişim geçirdiğini kaydeden Babacan, “8-10 yıl öncesinin Türkiye'si ile bugünün Türkiye'si, iki ayrı Türkiye neredeyse” dedi.

Babacan, şunları kaydetti:

 “Türkiye çok şükür o gün yani Kasım 2002'de iktidarı ele aldığımız dönemden itibaren bakacak olursak, faizlerin enflasyonun çok çok düştüğü, milli gelirin çok çok yükseldiği dönemi yaşadık. Ben Hazineden sorumlu bakan olarak göreve başladığım ilk gün, piyasa ekranları yüzde 66 faiz gösteriyordu, Hazine yüzde 66 faiz ödüyordu. Bugün çok şükür Cumhuriyet tarihinin en düşük faizini görüyoruz.

Bakıyorsunuz, Avrupa Birliğine üye olmuş istikrar noktasında belki kendini en sağlam kazıklara bağlamış ülkelerde bile, İspanyası, Portekiz'i, İtalya'sı bunların hepsi ekonomik açıdan Türkiye den daha sıkıntılı dönemler geçiriyor. Avrupada birçok banka battı, Amerika'da birçok banka battı.  Bazılarının batmaması için devletler müdahale etmek zorunda kaldı. Türkiye de bankalarımız herhangi bir sorun yaşamadı.”

“TÜRKİYE, FARKLI LİGDE ARTIK”

Türkiye'nin krizi “en az hasarla” geçirdiğini vurgulayan Babacan, şöyle devam etti:

 “Sanayi kuruluşlarımızda her ne kadar ihracatta kayıp olsa da İstanbul Sanayi Odası açıkladı biliyorsunuz; ilk 500 sanayi kuruluşunun 2009 yılında yani kriz yılında karlarının yüzde 30 arttığını görüyoruz. 2008'e göre bir miktar ihracatımızda kayıp var ama bu kriz Türkiye de bir çöküşe sebep olmadı. Ne reel sektörümüzde ne bankacılık sektörümüzde ciddi kayıplar verdiğimiz bir kriz olmadı. Tabi zorluklar oldu. En az hasarla bu krizi geçirmiş olduk.

Yatırımcılar İtalya'yı Türkiye'den daha riskli görüyorlar şu anda. Bu tabi doğru ekonomik politikalarla oluyor. Biz 2002 yılından bu yana sadece ekonomik politikalara eğilseydik başka bir şey yapmasaydık bu başarıyı elde etmemiz mümkün olmazdı. Türkiye'nin demokratikleşme noktasında atmış olduğu adımlar, temel hak ve özgürlükler noktasında yapmış olduğu reformlar, Türkiye'nin hukuk devleti olma adına attığı adımlar bunların hepsi Türkiye'yi gerçekten sınıf atlatan gelişmeler oldu. Türkiye 2002 yılına göre çok daha farklı ligde artık.  Yaklaşık 3-4 hafta sonra oylayacağımız anayasa değişikliği ile Türkiye'yi bir lig daha yukarı çıkartmak için yapılmış bir hazırlık.

Burada özellikle şunu vurgulamak istiyorum ki gelecek nesillerimiz için, çocuklarımızın, torunlarımızın Türkiye'si için çok önemli adım olacak. Burada ne var diye içeriğine baktığımızda, içerikle ilgili somut hiçbir şikayet, hiçbir rahatsızlık yada hiçbir eleştiri duymuyoruz. Yani, demiyorlar ki 'anayasa değişikliğinin şu maddesinin şurası yanlış oldu'. Ancak genel söylemler duyuyorsunuz. Şöyle bir yaklaşım var maalesef; (bu değişikliği iktidar partisi getirdiyse bunu biz tümden reddetmeliyiz).”