Ümit Atak; "Delegenin vereceği karara saygılıyım"
Birlikte mücadele etmeliyiz...
Sevgili Dostlar, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum... öncelikle nasıl geldik bu günlere bunu görmek ve anlamak gerekiyor. 24 Ocak 1980 kararları alındı ve uygulamaya koyuldu. Neoliberalizm ülkemizde boy gösterdi. Bizimle birlikte bütün dünyada da bu rüzgar esti, meyvelerini ise 20001i yıllarda vermeye başladı. Bu ekonomik sistem 20.yüzyılın devlet anlayışın ortadan kaldırdı. "Devlet baba"nın yerine "Baba liderle!' çıkmaya başladı. Çıkış hızları ülkenin koşullarına göre değişti. Kendi içinde demokrat olan ülkelerde aşırı sağcı akımların güçlendiği (Almanya, Fransa gibi) , demokrasinin gelişmekte olduğu ülkelerde ise "Reis" modelinin ortaya çıktığı görüldü (Belarus, Macaristan, Türkiye gibi ). O zaman, doğal diyerek kabul mü etmek gerekir ? "HAYIR" Çünkü bizim 6 okumuz var. Onlardan biri "DEVLETÇIL)K". Daha önce kendi özgün modelimizi üretmişiz ve bunu geliştirebiliriz. Bu da ülkenin siyasi iklimini değiştirir, yeniden baba reisten devlet babaya geçişi sağlar. Ekonomik temelin bu anlamda sağlamlaştırılması siyaseti de destekler. Ülkemizin yaşadığı bu olağanüstü ortamda, söz konusu olan vatan, parlementer cumhuriyet ve sosyal hukuk devleti iken herşeyin teferruat olduğunu düşünüyorum. Bugünden çok yarını düşünmek gerekiyor. Faşist diktatörlüğe "HAYIR" demek, ulusal direnişe başlamak ve bunun çalışmalarını yapmak gerekiyor. Bu bağlamda sadece bir ilçe örgütüne değil, her üyemize, bu yolda bize yoldaşlık yapacak her yurtsevere ihtiyaç var. Farklılıklarımızı bir kenara bırakıp birlikte mücadele etmek zorundayız.
Öteki demeye hakkımız yok..
Şu yada bu nedenle kimseye, ama kimseye "ÖTEKI" demeye hakkımız yok. Her kesimin düşüncesine, gücüne, nefesine ihtiyacımız var. Çünkü Birlik tanıonwnw sadece birkaç kişinin etrafında kümelenmek değil. Birlik bir siyasi düşünce etrafında farklılıklarımızla hareket etmektir. Herkesin farklı noktadan hareket ederek aynı amaca hedeflenmesidir. Eğer kişisel yada günlük çıkarlar amacı aşıyorsa o zaman Birlikten bahsedilemez. Hepimiz bu düşüncedeysek o zaman kongreden sonra kimse ben bu yönetimi sevmedim ve çalışmam diyemez. Eksiklerimiz var. Ama değişmeyecek yada kapatılamayacak eksikliklikler değil. Sadece ve sadece hedefimizi bilelim.
Ortak akıl söylemi..
Sürekli tekrar edilen ama altı doldurulamayan üst akıl değil, ortak akıl söylemi benim için ortak akıl üyelerdir, delegelerdir, partiye gönül verenlerdir, sokaktaki vatandaştır. Bu düşüncelerle çarşaf liste ile kongre yapılmalıdır. Ben şahsım ve arkadaşlarım adına bu düşüncedeyim. Çarşaf listenin çoklu ses oluşturacağı ve bunun idari sorunlar doğurduğu siyasal anlayışımla bağdaşmamaktadır. Tek adamlık değil çok seslilik , tek tip değil farklılıklara saygı... Ülkemiz için istediğimiz bu yapı önce kendi örgütümüzde oluşmalı, bunu herkes içselleştirmeli ki sokaktaki insanlara da bunu samimiyetle aktarabilelim. Şahsım adına kişi değil örgüt, kişi değil ülkem, kişi değil anayasal haklarım diyen her partili arkadaşla çalışırım. Başta söylediğim gibi bir kişinin bile eksikliğine değil herkesin yüreğine ihtiyacımız var ve kişileri kategorize ederek öteleme hakkımız yoktur. Partimizi güçlendirecek olan bu siyasal duruştur.
Çarşaf listeye taraf olduğumu açıkladım. Ama nasıl bir çarşaf liste onuda belirteyim. Başkan adaylarının ve onu destekleyenlerin anahtar liste çıkarmadığı bir çarşaf liste. Delegelerimiz dayatma olarak gördüğüm anahtar listelere tepki göstermesi ve reddetmesi...
Ulusal direnişte yerimizi almalıyız..
Mustafa Kemal Atatürk, kurucu meclisi toplarken üyeler birbirini tanımıyordu. Bir Osmanlı Paşasının Osmanlıya rağmen ülkeyi kurtarma çağrısına sadece vatan sevgisiyle kulak verdiler. Birbirlerinin nereden geldiğine, kim olduklarına, neye inandıklanna bakmaksızın tek amaçla, tek duyguyla ulusal direniş etrafında toplandılar. Kişisel duygularını bir kenara bırakarak birlik oldular. Birlik olmak bir kişi etrafında kümelenmek değil bir ideal, bir amaç etrafında toplanmaktır. Bu partimiz içinde ülkemiz içinde geçerlidir. Bugünkü koşullar da o günlerden çok farklı değil. Yine kişisel hırslarımızı, duygularımızı bir kenara bırakarak ulusal dırenişteki yerimizi almalıyız.
Direnen vekilleri selamlıyorum...
Meclis çalışmaları gösteriyorki bu işin önderliği bize düşüyor. Mecliste direnen tüm onurlu milletvekillerini selamlıyorum. Bu önderliği yaparken ötekileştirici değil birliğe çağıran uygun bir dil kullanmalıyız. Siyasal , sosyal farklılıkları aşarak ulusal cepheyi oluşturmalıyiz. Sembollere takılmamalıyız. "Biz önden gidelim siz takip edin" değil, "omuz omuza yuriıyelirn" demeliyiz. Önümüzdeki referandumda mutlaka ve mutlaka dilimizi tüm ulusal muhalefeti kapsayacak şekilde oluşturmalıyız. Dilde , sözde, davranışta tevazu rehberimiz olmalı. Referandum öncesi oluşturulacak ulusal cephede farklı siyasi görüşten insanlarda olacak.
Sosyal adaleti kuracağız..
Parlementer Cumhuriyetimizi, ülkemizi savunurken yeniden sosyal hukuk devletini ve sosyal adaleti kuracağız. Bunu yapacak güç bu ülkenin Atasında ve halkında dün vardı, bu gün de var. Bu halk Ulu Önderiyle emperyalistlere dün bu topraklarda dur dedi, yine diyecek ve bu oyunu bozacak.
Yarın sokakta biz daha güçlü olacağız. Çünkü haklıyız. Çünkü vatan savunması yapıyoruz. "Türkiye Cumhuriyet. şeyhler , dervışler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru hakiki tarikat medeniyet tarikatıdır. "
15 Temmuz gibi bir gariplik yaşadık. Öncesinde "ülkeyi cemaatlerın eline bırakmayın, eğitimi onlara bırakmayın" diye sesimiz çıktığınca bağırdık. Ama iktidarın kendide aynı olduğu için bizi inanç düşmanlığı ile suçladı. Oysa bu uyarı yıllar önce kurucu onder tarafından iktidardakilere yapılmıştıt Şimdi mağduru oynuyorlar. Oysa ölen ve öldüren bizim çocuklarımız. Mağdur olan bizim analarımız, bizim ülkemiz. Ama hala iktidar tüm bunlardan ders çıkarmadı. Başka şeyhlerle aynı şeyleri yapmaya ve yeni 15 Temmuzların temelini atmaya devam etmekte...
Delegenin vereceği karara saygılıyım...
Sevgili Dostlar, Siyaset yapmak istiyorum. Bu bilgi ve birıkıme sahip olduğumu düşünüyorum. Geçtiğimiz donemlerde bulunduğum seçim çalışmalarıyla belli bir tecrübeye de ulaştığıma inanıyorum. Bu olağanüstü dönemde ki bugün bir ilçe başkanı seçmiyoruz. Referandumda örgütlenmeyi sağlayacak , çalışmaları düzenleyecek bir ekip seçiyoruz. Bu nedenle doğru aday olduğumu düşünüyorum. Delegenin vereceği karara saygılıyım. Aklın ve bilimin ışığında sosyal , siyasal koşulları göz önüne alarak, kişisel hirslari aşarak Gölbaşı için ülkesi için en doğru kararı vereceğine inanıyorum.
Şimdiden söylemek isterim. Delegenin kararı ortak akıldır ve seçim sonucu ne olursa olsun saygı duyarak hemen referandum çalışmalarında yer alacağımı belirtirim...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : 0312 484 23 84 0541 200 20 19 0533 966 12 89 | Faks : 485 04 53 | Haber Yazılımı: CM Bilişim