Sen Ne Zaman Duayen Oldun?
Özellikle içinde bulunduğumuz şu son dönemlerde hiç iyi olmayan yüreğimizi sızlatan haberleri duyuyor, olaylar görüyor üzülüyorum. Hemen hemen hepimizin ilgisini çeken ülkenin tümünü ilgilendiren bu kötü olaylar, karamsar tablolar canımı sıkıyor, içimi acıtıyor.
Trafik kazaları yaşanıyor, gözümüzün önünde insanlar ölüp gidiyor ama buna müdahale edemiyoruz. Analarımızı, kardeşlerimizi, çocuklarımızı, yakınlarımızı kaybediyor ama boşluğunu dolduramıyoruz. Yine yüreğiniz acıyor.
Elbette ki sadece kendi çevrenizde yaşananlar değil sizleri üzen. Haber kanalları Flaş, Flaş, Flaş diye geçiyor alt yazılardan. Lice'deki patlamada 9 askerimiz şehit oldu. Şaşkınlığımızı üzerimizden atamadan bir başka alt yazı ve son dakika haberi. Şemdinli'de teröristlerin açtığı taciz ateşi sonucu bir askerimiz şehit oldu.
Gencecik fidanlarımız şehit oluyor, yüreğimiz yanıyor, içimiz acıyor, kahroluyoruz.
Bu da yetmiyor, bir başka alt yazı eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'e düzenlene suikast son anda önlendi. Kafamız allak bullak oluyor. Ne oluyoruz? Biz nereye doğru gidiyoruz? Diyorsunuz. Şehit olan askerlerin nereli oldukları isimleri açıklanmaya başlıyor. Ailesi kim, nereli bunlar, çoluğu çocuğu var mı diyorsunuz? Bunlar aslında bizleri ilgilendirmiyor.
Aslında sizin için önemli olan ve içimize ateşi düşüren; gencecik fidanlarımızın, elleri kınalı kuzularımızın bölücü bir örgüt tarafından şehit edilmeleri. Buna yanıyor, buna acıyor, buna kahroluyorsunuz. O aziz şehitlerimizin cenaze törenlerini izliyor, çırpınan anaları, dik duran ama gururlu babaları, kendini parçalarcasına yere atan bacıları kardeşleri, daha hiçbir şeyin farkında olmayan babasının tabutuna selam duran minik yürekleri görüyor, buna yanıyor, buna içleniyorsunuz. Belki de sanki kendinizden bir parça gitmiş gibi üzülüyor, kahroluyorsunuz.
Hemen hemen her gün bu tür haberleri izliyorsunuz. Ateş dün Gölbaşı,'ya, Haymana'ya, Ankara'ya düşmüştü. Bugün Kars'a, Manisa'ya, Aydın'a düştü. Kim bilir belki yarın sana, komşuna, akrabana düşecek. Ve düştüğü yeri yakan ateş, seni de yakacak, yakmalı, canın acımalı. Sen de üzülmeli, acı çekmelisin. Sadece kendi acınla, üzüntünle değil; başkalarının acılarıyla da yaşamalı, o acılara da ortak olmalısın. İnsan olmanın gereği bu.
Ve acı paylaştıkça azalıyor, sevgi paylaştıkça çoğalıyor. Öyleyse acıyı da sevgiyi de paylaşmalısın. Aziz şehitlerimizin ruhu şad olsun, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ve Türkiye'nin başı sağ olsun.
*************************************************
Sabah gazetesinin Ankara ekinde çıkan haberler, kamuoyu tarafından takip edilmekte ve yaptığı haberler, Sn. Bayram Türkmez tarafından incir çekirdeğini doldurmayan sırf eleştirilmek üzere yapılan haberler olarak lanse edildi. Açıkçası sevdiğim, saydığım, sosyal faaliyetler bakımından takdir ettiğim, örnek aldığım Sn. Bayram Türkmez ve başka gazetecilerin yada bir kesimin bu düşüncelerine ben katılmıyorum. Bayram beye atıfta bulunmak için değil kamuoyunun genelinde oluşan bu genellemeye katılmadığım için birkaç cümlem olacak.
Siyasi linç olarak algıladığım, bir bayanın Karagedik'te görevlendirilmesi incir çekirdeğini doldurur mu? Doldurmaz mı?
Tüm kamuoyunu ilgilendiren, belediyeye ait sosyal tesislerin 300 TL olması incir çekirdeğini doldurur mu? Doldurmaz mı?
İşçilerin maaşlarının ödenmemesi incir çekirdeğini doldurur mu? Doldurmaz mı?
Birim müdürlerine istifa et çağrısı incir çekirdeğini doldurur mu? Doldurmaz mı?
Büyükşehir Belediyesinin yetkisi altında olan bir yolda kaçak tali yol çalışması yapmak incir çekirdeğini doldurur mu? Doldurmaz mı?
Vs. Vs. diye gider. Görünen o ki bu incir çekirdeği bizim bildiğimiz incir çekirdeği gibi ufak mini minnacık bir çekirdek, değil kocaman, devasa bir incir çekirdeği. O yüzden incir çekirdeğini dolduramayacak türde olaylar deniyor heralde bunlara.Elbet hatalar yapılacaktır. Eleştiriler olacaktır. Basın bu hataların üzerine gidecektir. Aynı Sabah gazetesi Başkan Odabaşı'nın mazbatayı aldığını da haber yaptı, devir teslim yaptığını da haber yaptı ve konuşmalarına da yer verdi.
E madem öyle incir çekirdeğini doldurmayacak türden şeyler bunlar, peki neden çıkıpta hiçbir açıklama yapılmadı. Olmamış bir şey yazılsaydı, habere dökülseydi, bende derdim bu Sabah neyin peşinde diye.
Ona bakarsanız, gazetemiz hakkında da çeşitli spekülasyonlar, çıktı söylendi yazıldı, çizildi. Ama Gölbaşı Taraf mevcut belediyenin iyi yaptığı işleri de yazıyor. Yanlış olan işlerini de. Eğer bunu yapmazsam ben o zaman, kişiliğimden karakterimden ve yayın çizgimden şüphe ederim.
Olaylara mantıklı bakmak, görmek çok önemlidir. Yazılacak, çizilecek, şeyler gerçekten çok. Bunları zamanla gazetemiz sütunlarından takip edeceksiniz. Soracağımız soru çok olacak. Belki bir kısmına cevap alacağız. Belki de alamayacağız. Ama şunu herkes iyi bilmeli ki ben gazeteci olarak, bu sorulara cevap aramaya devam edeceğim.
Belki bir gün kör kurşuna gideceğim, belki de çıkıp tanımadığım 3-5 kişi tarafından önüm kesilip sopa yiyeceğim. Ama meslek aşkımdan, bu çizgimden vazgeçmeyeceğim. Kimseye de gazeteciliğimi sorgulattırmam. Sorgularlarsa da o kendi düşünceleridir, beni bağlamazda, ırgalamazda.
1 sene geçecek kendini ispatlayacak, öyle gazeteci olacakmışım. Saygısızlık olmasın ama Haşa ya sen ne zaman duayen oldun, seni böyle düşünmene iten sebep neydi sorması ayıp? Burada duayen olarak tanımladığım birisi varsa oda gazeteci BAYRAM TÜRKMEZ'dir benim gözümde. Yok öyle bir şey, kusura bakma sayın ağabeyim. Gölbaşı Taraf Gazetesi beklentilerinizi boşa çıkarmıştır. Demiş olduğum gibi köşe yazıları, benim kendi şahsi düşüncelerimi yansıtır. Gazetemizin yayın çizgisini ve politikasını değil. Bundan sonraki beklentilerinizi de boşa çıkaracaktır. Gölbaşı Taraf Gazetesi baskılarınıza boyun eğmeyecek, aksine her gün, daha da hırslanacak, daha da büyüyecektir.Gölbaşı Taraf Gazetesi seçim gazetesi olmamıştır. Hiç bir zaman olmayacaktır da. Bunu da böyle bilesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yoksa tabiki haber değeri vardır ancak günlerce Başkente hitap eden bir gazetenin manşetini başkentin daha ciddi sorunları yerine böyle konularda niye meşgul ettiğini bende anlamaya çalıştım.. Yoksa, haber olmaz demedim. Bu konuda yazım zaten aynen şöyledir:
Henüz yeni göreve başlayan, kadrosunu bile kuramayan bir belediye başkanının, hem de incir çekirdeğini doldurmayacak konularla eleştiriden öteye bir tutumla haberler yapılması yadırgandı. "dedim..kendine iyi bak. Gölbaşı nın senin gibi çalışkan gazetecilere ihtiyacı var... hoşçakal..
Tel : 0312 484 23 84 0541 200 20 19 0533 966 12 89 | Faks : 485 04 53 | Haber Yazılımı: CM Bilişim