Müteahhitlik başkalarının olsun
Hani anlatırlar ya; Ben 5 yaşında şarkı söylemeye başladım. Piyanoyu çalmaya başladığımda 7 yaşındaydım. Tiyatrocu olmayı okul müsamerelerinde oynarken düşünmüştüm. v.b.
Ben öyle değildim. 6-7 yaşında pazarda el arabacılık yapan ağabeyimin yanında, 9-10 yaşlarında çarşıda ayakkabı boyacılığı yapmaya başladım. Çocuklukla gençlik arası dönemde garsonluk, pazarcılık gibi bir çok işe girdim.
Bu arada rahmetli babamın yanında da çaycı garsonluğu yapıyordum. Basın sektörüne ise 14 yaşında girdim. Mikrofonik sesim güzeldi. 1993 Yılında kurulan yerel radyoya gidip gelmeye başladım. 1-2 ay içinde radyo yayıncılığına başladım. Önce çocuk programı, daha sonrada müzik- eğlence programı yapmaya başladım. Gerçek muhabirlik dönemime ise 1997 yılında televizyon muhabiri olarak başladım, 2006 yılında ortak kendi gazetemizi kurduk ve gazetecilik hayatımızda başlamış oldu.
Başka bir iş yapabilir miyim? Diye zaman zaman zihin jimnastiği yapsamda, üzerinde fazla durmadım. Çünkü başka bir iş yapabilme sorusunun karşısına hem olumsuz cevaplarla çıkıyordum. Hele şimdiden sonra, hele bu yaştan sonra bir başka iş yapmak, yeni bir iş kurmak mümkün mü? Meğer mümkünmüş.
Öyle diyor bir dost ve birlikte iş yapmayı öneriyor. Ne iş yapacakmışız? Orası kolay diyor ve ekliyor: - Önce bir şirket kurmamız gerekiyor. Şirketin sermayesi, yeri yurdu, demirbaşı, iştigal konusu ne olacak? Bunlar da kolaymış. 10-12 metrekarelik bir büro, bir masa dört saldayle, bir de fakslı telefon koydun mu olur-biter.
Dostun bu söylediklerine pek aklım yatmadı ya, diyelim kurduk, peki ne iş yapacağız?
- Ne iş yapacağımız şirketin kuruluş sözeşmesinde yazılı ya. -
Neler yazılı?
- İthalat ihracat, turizm, nakliye, inşaat, otomotiv, temizlik, güvenlik, pazarlama... Aklına ne gelirse, nerede ne iş bulursak onu yapacağız.
Bunun topuna birden müteahhitlik hizmeti deniyormuş.
Danışmanlık bile yapabilirmişiz. Belli ki; benimle dalga geçiyor, ben kim bunun saydığı iş kollarında faaliyet göstermek, iş yapabilmek kim? Sen karışma, aynen böyle diyor. İşi sen yapmayacaksın, çoğu zaman ben de yapmayacağım ama bazen ihale takip edip avanta alacağız.
Bazen görevimizi, çevremizi kullanıp el altından küçük çaplı işleri alıp, taşeronlara yaptıracağız, bazen de biz başkalarına taşeron hizmet sunacağız. Dalga geçme olur mu böyle şey diyorum, yemin billah ediyoır:
- Neden olmasın kardeşim, çevrene bir baksana. Herkesin yaptığı bu. Bazı işler var ki; bunlar parça parça verilir, doğrudan temin yoluyla ihaleye çıkarılmadan yapılır.
Büroda bir bilgi sayar, 3-5 kaşe. Hazırlarsın alinin velinin adına teklif mektuplarını, bir teklif mektubu da kendi adına tanzim edersin, işte bu kadar.
Bundan iyisi şamda kayısı ama yine de aklım yatmıyor.
- Madem sen tüm bunları biliyor, neyin nerede, nasıl döndüğünü farkediyorsunda neden yalnız kendin yapmıyorsun?
Sen de çok safsın birader diyor ve ekliyor:
- Senin kara kaşına kara gözüne heves değilim ama senin elinde makinalı tüfek gibi bir silah var. Yerinde savunmak, yerinde vurmak için o silahı kullanacağız.
- Kusura bakma arkadaş, ben bu işleri yapamam.
- Asıl sen kusura bakma. Yapamazsan, olduğun gibi kalır, müteahhitlik bir yana, hiç bir şey olamazsın.
- Önemli değil. Müteahhitlik başkalarının olsun, Gölbaşı Taraf'ta Özcan Aydoğdu olmak bana yetiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : 0312 484 23 84 0541 200 20 19 0533 966 12 89 | Faks : 485 04 53 | Haber Yazılımı: CM Bilişim