Bizim hazretler ne zaman konuşacak?
Aslında susmaktan pek hoşlanmıyorlar. Görev yerlerinde, kendi düşünce yapısındaki insanlarla biraraya geldiklerinde, meydanı boş bulduklarında bülbül gibi şakıyorlar. Vatandaşın karşısında, maiyetlerindeki personele karşı ağızlarını bir açtılar mı kapatabilene aşkolsun. Sözkonusu geyik muhabbeti olursa, mübarekler sanki makinalı tüfek; lafın biri bitmeden arkasından bir başkasını hemen tedavüle sokuyorlar.Suya sabuna tirit misali konularda sayfalarca yazı yazıp açıklama yapıyor, dakikalarca nefes dahi almadan konuşuyorlar. Konuşma konuları sadece kendi alanları da değil; yerinde bir politikacı, yerinde bir hukukcu, yerinde bir uzman, hemen her konuda söyleyecekleri bir şey var.Sıra esas konuşmaları, açıklamaları gereken konulara geldi mi dut yemiş bülbül gibi oluveriyorlar. Benim yeğenim var. O da konuşmuyor. Açıkçası konuşmak için çabalıyor ancak konuşamıyor. Ağzında bir sürü laf; vıdı vıdı peşpeşe sıralıyor ama ne dediğini, ne anlatmak istediğini anlamakta zorlanıyorsunuz. Bizim hazretler de biraz benim yeğene benziyor. Yalnız bir farkla: benim yeğen konuşmak istiyor, konuşamıyor. Bizim hazretler ise konuşabiliyor ama konuşmuyor. Yeğenimin anne ve babası, çevresindekiler konuşturmak için çırpınıyor, çaba harcıyor. Bizimkileri konuşturmak durumunda olanlar ise sanki tam tersini yapıyor, konuşmayın diye telkinde, tembihte bulunuyor. Konuşması gerekenler konuşmazsa ben hasta oluyorum.
Örneğin bir Yakup Odabaşı dönemi var. MHP'nin yerel yönetimde iktidar olduğu şu dönem. Başkan ile meclis üyelerinin arasına kara kedi girdi. Neden, kim haklı kim haksız? Tam olarak doğrusunu bilen yok. Çünkü iki tarafta konuşmuyordu. Ama bir gerçek var ki, aralarında bir uyuşmazlık var. Ben de bir yandan yeğenimi, diğer yandan MHP'li belediye başkanını ve meclis üyelerini konuşturmaya çalışıyordum. Bizim yeğen sonunda konuşacak ama MHP'liler halen konuşmayacak.
Arkadaşımın oğlu Berke var, konuşmaya başlamış ama bizim hazretler hale konuşmuyor. Ama konuşmamak, suskun kalmak onları töhmetten kurtarmıyor ki... Çünkü konuşmayanların yerine birileri, belki yandaşları belki karşıtları konuşuyor. Suskunluğun, konuşmamanın nedeni; iddianın, ithamın, suçlamanın kabulü gibi algılanıyor. Kişinin, görevlinin saklayacağı, gizleyeceği, açığa çıkmasını istemediği bir durum var ise susar, konuşmaz, diye değerlendiriliyor. Çok açık ve net bir soruya dahi cevap verilemiyorsa, orada kuşku bulutları dolanıyor. Haber sütunlarımızda Gölbaşı Belediyesine bir çok kez soruyoruz: Bir sürü sorularımız var cevap bekleyen Susuyor, cevap vermiyor. Başkana soruyoruz; Haksız hangi belediye başkanı maaş aldı? Haşlak döneminde iddia ettiğiniz gibi yolsuzluk varmı? Açıklayın diye. O da susuyor, cevap vermiyor. Acaba susunca iddiaların boy hedefi olmaktan kurtulduklarını mı sanıyorlar?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Editör: Sayın yorumcumuz haberimiz sizin yorum yazdığınız zaman, yazım aşamsındaydı bilgilerinize.
Tel : 0312 484 23 84 0541 200 20 19 0533 966 12 89 | Faks : 485 04 53 | Haber Yazılımı: CM Bilişim