Benim batıda düşmanım yok ki!
Yedi bela bi şah varmış.
Azıcık öfkelensin...
Kelle alırmış.
Sultan, bu şaha elçi göndermek istemiş... İstemiş de, kimi gönderecekler? Yürek ister... Aranmış, taranmış, şöyle gözünü budaktan sakınmayan, kodu mu oturtan, delikanlının hasosunu bulmuşlar... "Gider misin?" demişler. "Giderim" demiş. "Hadi uğurlar ola" demişler... Yola çıkmış... Ama, yola çıkmadan önce gitmiş, "pembe incili kaftan" almış... Dere tepe, varmış şahın sarayına, çıkmış huzura... Bi de bakmış ki, oturacak ne divan var, ne koltuk... Tabure bile yok... "Vay bre densizler, belli ki, beni ayakta durmaya mecbur etmek istemişler" diye geçirmiş içinden... Şak diye çıkarmış sırtından pembe incili kaftanı, yere sermiş, üstüne oturmuş... Şah morarmış tabii... Babayiğit delikanlı vermiş sultanının mektubunu, sonra da kalkmış, müsaade bile istemeden, kapıya yürümüş... Salon buz kesmiş... Şahın vezirleri yerden almışlar pembe incili kaftanı ve "Bunu unuttun" diye arkasından yetiştirmişler... Bizim aslan yürekli, şöyle bir gülmüş yandan yandan, başı dik, "Biz yere serdiğimizi bi daha sırtımıza komayız" demiş, çıkmış gitmiş... Şah gene morarmış.
*
Bu tür kahramanlık hikáyelerini "diplomasi" zannederek büyüyen toplumlarda, olur böyle vakalar...
*
Peki sonra ne olmuş?
*
Şövalye, kan revan içinde ama, atının üstünde, dimdik, datttara daaa diye bağıran borazanların eşliğinde, bi alkış bi kıyamet, girmiş saraya, çıkmış huzura...
Kral "Hayırdır?" demiş:
"Nerden böyle?"
Şövalye, kasım kasım kasılarak, "Batı'daki bütün düşmanlarınızı tarumar ettim, yaktım, yıktım, geldim" demiş.
Kral şaşırmış.
"İyi de" demiş...
"Benim Batı'da düşmanım yok ki!"
Salon buz kesmiş...
Kaş yapayım derken göz çıkardığını fark eden şövalye, dank eden kafasını şöyle bir bükmüş...
"Artık var" demiş.
Sözüm ona ilçemizdeki bazı siyasi partilerdeki bu delikanlılık havası vermeye çalışan şahıslar düşman yokken, düşman yaratıyor, kaş yapayım derken göz çıkarıyor. Aklı selim olmakta fayda var. Kritik günlere girdiğimiz şu günlerde siyasi partilerde görev alan insanların adımlarını temkinli ve dikkatli atmaları gerekiyor.
*****************************************
Partiler, partilerin İlçe başkanları ve yöneticileri, Belediye Başkan adayları ve yakın çalışma arkadaşları günlerce, haftalarca kafa yordular. Belediye Meclisi aday listesinde kimler olmalıydı? İl Genel Meclisinde kimler olmalıydı. Kulisler yapıldı.
Başabaş yada gruplar halinde görüşmeler gerçekleştirildi. İsimlerin kimi yazıldı, kimi çizildi, yazılanlar geri silinip, çizilenler yeniden yazıldı. Kapalı kapılar ardından sokaklara isimler dağıldı, kavga gürültü tartışma haberleri yansıdı. Kendi içlerini düzenlemekle uğraşan teşkilatlar, adaylar bir yandan da rakipleri ile ilgili gelişmeleri değişik yöntemlerle izlediler, onların aday listelerine ilişkin istihbarat toplayıp, kendi listelerini ona göre hazırlamaya çalıştılar.
Kamuoyu da merak içindeydi. Hangi partinin listesinde kimler vardı? Listeye girme, ilk sıraları kapma yarışında başarılı olanlar kimdi? Gücenenler, kırılanlar olabilir miydi? Küskünler ne tarafa kayardı? Tüm bunlar son haftaların, günlerin ilçe siyaseti açısından merak edilen konular, cevap aranan sorulardı. Derken gün geldi çattı.
17 Şubat 2009 Belediye Başkanı, Belediye Meclisi ve İl Genel Meclisi aday listelerinin İlçe Seçim kurulu'na verilmesinin son günüydü ve listeler verildi. Siz merak ediyordunuz. Biz merak ediyorduk. Partilerin taraftarları, tarafsız seçmenler merak ediyordu. Kamuoyunu bilgilendirme görevi bizimdi yani gazetelerin, gazetecilerindi ama bilgi akışını sağlayacak olan da parti teşkilatları idi.
Yapacakları iş çok basitti: İlçe Seçim Kurulu'na verecekleri listelerden fotokopi çekecek, ilçemizde yayın yapan gazetelere birer suret göndereceklerdi. Gazeteler de bunu yayınlayacak, okurlarını, halkı bilgilendireceklerdi.
Bilgilenmek ve kendini yönetmeye talip olanları tanımak vatandaşın en doğal hakkıydı. Ne var ki; kamuoyunu tam anlamıyla bilgilendirmek mümkün olmadı. Gölbaşı Taraf olarak; Ak Parti'nin aday listesine zahmetsiz ulaştık, daha doğrusu onlar matbu listelerinin örneğini getirdiler. MHP'nin listesini ağızlarından, not defterlerine yazarak alabildik.
CHP'nin adaylarını önce isim isim öğrenebildik, ardından listeye ulaştık.
Tabana şirin görünmek, seçimden başarılı çıkmak, seçmeni yanına çekmek için her yolu deneyen, öksürmesinin, aksırmasının haber olmasını isteyen adaylar, basın ile ilişkilerde neden bu kadar beceriksizler? Acaba basını önemsemiyorlar mı?
Partiler ve sayın adaylarımız bu düşüncede ise diyecek bir sözümüz olmaz.
Bizler, bir şekilde bilgiye ulaşır, kamuoyuna aktarırız. Ama şahsen ben o kanıda değilim ve son durumu, ilçe yönetmeye talip parti ve adaylarınbir eksikliği olarak görüyor, üzülüyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : 0312 484 23 84 0541 200 20 19 0533 966 12 89 | Faks : 485 04 53 | Haber Yazılımı: CM Bilişim